-
1 marquer
Iv t1 signaler işaretlemek3 impressionner iz bırakmak◊Cet incident l'a marqué. — Bu olay kendisinde izler bıraktı.
◊Il a marqué son époque. — Çağında iz bıraktı.
4 işaret etmek◊Ma montre marque dix heures. — Saatim on'u işaret ediyor.
5 exprimer göstermek6 gagner başarmakIIv i1 tacher iz bırakmak2 fig impressionner bir anı bırakmak -
2 آية
آيَة1. alâmetAnlamı: belirti, ışaret, iz, nişan, alâmet2. başyapıtAnlamı: şaheser3. emareAnlamı: ışaret, iz, belirti4. harikaAnlamı: olağanüstü, mucize5. mucizeAnlamı: insanları hayran bırakan olay6. markaAnlamı: resim veya harfle yapılan işaret7. paradigma8. tansıkAnlamı: mucize9. darbımeselAnlamı: ata sözü, atalar sözü10. logoAnlamı: simge, sembol, rumuz, alâmetifarika11. göstermelikAnlamı: örnek, numune, mostralık12. belgi13. simgeAnlamı: sembol14. sembolAnlamı: işaret, simge15. öğütAnlamı: nasihat16. amblemAnlamı: soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya, belirtke17. atasözü18. belirtiAnlamı: alâmet, nişan
См. также в других словарях:
mucize — is., din b., Ar. muˁcize 1) Peygamberlerin kendilerine inanmayan insanlara peygamberliklerini ispat etmek amacıyla Allah ın iznine bağlı olarak gösterdikleri olağanüstü olaylar, hâller, tansık 2) İnsanları hayran bırakan, tabiatüstü sayılan olay… … Çağatay Osmanlı Sözlük